Ali Kemal Ya Da “Artin Kemal”
Zaman zaman, gazetecilik denilen mesleğin geçmişteki “lekeli” kişilerinden söz ederiz. Mesela “Arifaki”, mesela “Baba Tahir”, mesela “Basiretçi Ali Bey” gibi… Ama Artin Kemal’in yeri, hem siyasi tarihte hem de basın tarihinde hepsinden önemlidir. Halkın “Artin Kemal” adını taktığı Ali Kemal, İstanbul’da çıkan Peyam-ı Sabah gazetesinin başyazarıdır, Kurtuluş Savaşı’na karşıdır, Milli Mücadele’ye katılanlar onun kaleminde “serseri sürüsü”dür, “celali eşkıyası“dır. Ona göre Kurtuluş Savaşı, Milli Mücadele “Osmanlının kurtuluşuna vurulan en son darbedir.”
NE yapılması gerekir? “Avrupa ile işbirliği!” Tek çare budur! O halde “ciddi bir hükümet, Kuva-yı Milliye denilen bu serserilerin hakkından gelir.” Ali Kemal “Düşmanlar, teşkilat-ı milliyeden bin kere daha iyidir” der.
PEKİ, halk Ali Kemal’e niçin “Artin Kemal” lakabını takmıştır?
17 Ekim ve 11 Kasım 1920 tarihlerinde yazdığı iki yazıyla bu lakabı hak etmiştir; Kars’ı düşman işgalinden kurtaran milli kuvvetlere saldırır:
“Demek işlemediğiniz bir hata kalmıştı, Ermenistan taarruzu ile onu da tamamladınız. (….) Ankara yaranı nihayet meramlarına erdiler, Bolşeviklerle el ele vererek Kars’ı işgal ettiler.”
Bunu yazan bir adama “Artin Kemal” lakabı takılmaz da ne takılır?
BÜYÜK Taarruz sabahı 26 Ağustos 1922 ’de Ali Kemal’in yüreğine ateş düşer. Şöyle der:
“Mesela Edirne ve İzmir kurtulursa, Türk olmak itibarıyla seviniriz, sevincimizden çıldırırız. (….) Fakat esef ederim ki, şimdiye kadar olduğu gibi, şimdiden sonra da olaylar gösterecektir ki biz yanılmış olmayacağız.”
VE Ali Kemal, 9 Eylül 1922’de pes eder, zafer kazanılınca yazısının başlığı “Türk’ün bayramı“dır. Bir gün sonra da teslim bayrağını çeker:
“Kabul ediyoruz ki, Anadolu’nun son zaferi, bizlerin kanaatinin yanlışlığını ortaya koymuş bulunuyor. Muhaliflere düşen vazife hatalarını itiraf ederek arz-ı teslimiyet etmektir.”
Ertesi gün Peyam-ı Sabah gazetesinin sahibi Mihran Efendi gazetesine bir açıklama koyar:
“Ali Kemal gazeteden uzaklaştırılmıştır.” (x)
DÜNYA tarihi, her dönemde, her ülkede, yabancılarla işbirliği yapanlarla doludur. “Fransa’da Basın Rezaletleri, yahut Fransa’yı Çökerten 4 . Kuvvet” kitabının yazan Pierre Lazareff. 2. Dünya Savaşı öncesi Fransa’sını şöyle anlatır:
“1918’den sonra Fransızları Cumhuriyet’ten iğrenerek uzaklaştırmak ve yerine bir dokunuşta dağılıverecek bir demokrasi hayaleti koymak oyununa girişildi. Dışarıdan, düşmanların idare ettikleri oyun ince ve şeytani idi: Bu oyuna, içeride paraları üzerine titreyenler, iktidar mevkiine susayanlar, hasetler, kıskançlar, kabiliyetsizler ve alçaklar kapıldılar.”
(X) Kurtuluş Savaşı sırasında, yabancılarla işbirliği yapan gazeteci ve yazarlar hakkında geniş bilgi için, Turgut Özakman’ın “Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele” adlı kitabına bakılabilir. (Bilgi Yayınevi
Hasan Pulur, 28 Şubat 2002