“Adaları Lozan’da Verdik” Diyenler Osmanlı’nın Kayıplarını Da “Darbecilere” Bağlıyor
Cumhurbaşkanı Lozan ile adaları kaybettiğimizi belirtiyor ama iş bu kadarla sınırlı kalmıyor. 1913 öncesindeki toprak kayıplarını da 2. Abdülhamit’e değil başkalarına (darbecilere) yıkacaklar. Şöyle ki;
20 Ocak’ta güncellenen Lise Tarih öğretim programında şu cümleler yazılıdır:
“a) 1876, 1909 ve 1913 darbelerinin aktörlerine, iç ve dış sebeplerine, gerçekleştirilme şekillerine ve sosyo-politik sonuçlarına değinilir.
- b) Devletin siyasi düzenini sekteye uğratan darbeler döneminde yaşanan toprak kayıplarına (Sırbistan, Bulgaristan, Girit, Bosna-Hersek, Arnavutluk) değinilir.”[1]
- Abdülhamid darbeci mi?
Anlaşılacağı üzere II. Abdülhamid darbelere direnen kişilik olarak öne çıkarılmaktadır. Yaşadığımız 15 Temmuz darbesinden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da darbelere karşı devleti yaşatan lider olarak II. Abdülhamid ile kurulan benzerlik çarpıcıdır. Dahası II. Abdülhamid tüm bu toprak kayıplarından sorumlu olmuyor. Sorumluluk “1876, 1909 ve 1913 darbelerini” yapanlara bağlanıyor.
Soralım. 1876’da tahta oturan II. Abdülhamid 1908’de 2. Meşrutiyet’i ilan eden II. Abdülhamid. O zaman II. Abdülhamid’in tahta çıkması da darbe oluyor. II. Abdülhamid 2. Meşrutiyet’i ilan ederek darbeci olmuyor mu?
Gösterdiğimiz üzere iddialarıyla çelişiyorlar. Peki gerçekte Sırbistan, Bulgaristan, Girit, Bosna-Hersek, Arnavutluk’un kaybı nasıl oldu?
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşını Osmanlıların kaybetmesi üzerine 13 Temmuz 1878 tarihinde imzalanan Berlin Antlaşması’yla Sırbistan bağımsız oldu.
Bu antlaşmayla Bulgarların kendi kendilerini yönettiği Sofya merkezli Bulgaristan Prensliği kuruldu. Ayrıca Filibe merkezli özerk bir Şarki Rumeli Vilayetinin kuruldu. Şarki Rumeli Vilayeti 1885 yılında Bulgaristan Prensliğine bağlandı. 6 Eylül 1908 tarihinde de Bulgaristan bağımsız bir devlet haline geldi.
1908 sonrası Bosna Hersek Avusturya tarafından ilhak edildi.
Girit, aşama aşama Osmanlı’dan çıktı. Önce Yunanistan ve büyük devletler yapılan anlaşma gereği Girit valisinin, memurların üçte birinin Hıristiyan olması kabul edildi. Osmanlı askeri 1898’de Girit’ten çekildi. Ada bağımsız oldu. Tahtta II. Abdülhamid vardı. Zira II. Abdülhamid 1876’dan 1909’a kadar padişah olarak kaldı.
Türkiye Kıbrıs’tan Lozan’da vazgeçmedi. Lozan sadece İngiltere’nin 1914 yılında Kıbrıs ilhakını tanıdı. Aslında Kıbrıs İngiliz yönetimine 1878’de bırakılmıştı. 1882’de İngiltere Kıbrıs gelirlerini, 1855 Osmanlının borç faizlerine tahsis etti. Yani ada 1882’den itibaren Osmanlı toprağı olmaktan çıkmıştı. Tahtta yine II. Abdülhamid vardı.
- Balkan Savaşı ile Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ, Rusya’nın aracılığıyla aralarında anlaşarak, Türkleri Balkanlardan atmak istediler. 28 Kasım 1912’de savaşı fırsat bilen Arnavutluk, bağımsızlığını ilan etti. 1913 yılında imzalanan Londra Antlaşması’yla Arnavutluk’un bağımsızlığı tanındı. Yunanlılar, İmroz (Gökçeada) ve Bozcaada dışındaki adaları işgal etti.
- Balkan Savaşı sonunda yapılanAtina Antlaşması (14 Kasım 1913) ile Girit ve İmroz, Bozcaada, Meis ve Kaş adaları dışındaki tüm adalar Yunanistan’a verildi. Bulgaristan Ege Denizi’ne ulaşmıştır.
Lozan’da kaybedildiği iddia edilen adalar öncesinde elden çıkmıştı bile. Ege adalarının geleceğini büyük devletler belirleyecekti.
Sırbistan, Bulgaristan, Girit, Bosna-Hersek, Arnavutluk’un kaybının İttihat Terakki’ye ve Meşrutiyet ilan etmeye çalışan, padişaha itiraz eden devlet yöneticilerine bağlanacağı anlaşılıyor.
Milletin birliğini pekiştirelim
Ülkemiz taşeronları PYD ve IŞİD üzerinden ABD ile savaşırken bu söylemler milletin huzurunu kaçırarak savaşın haklılığına gölge düşürür.
Hem tarihi gerçekleri kabullenmek hem de vatan savaşının başarısı için Lozan dile dolanan bir konu olmaktan çıkarılmalı ve milletin birliği pekiştirilmelidir.
Tarihçi
Mustafa SOLAK
[1] Ortaöğretim Tarih Dersi 9-11 Öğretim Programı, s.41. Müfredatla ilgili geniş bilgiyi şubat ayında çıkacak eğitim kitabımda okuyabilirsiniz.