Abdürrahim Tuncak Anlatıyor – 2

Bir Haber, İstanbul’da Kulaktan Kulağa Yayılıyordu:

“Mustafa Kemal, Padişahımıza Başkaldırmış…”

16 Mayıs 1919 günü Mustafa Kemal ve “karargâhım” dediği bir grup arkadaşı, kendilerini Samsun’a götürecek Bandırma vapuruna binmek üzereyken, onu uğurlamaya gelenler, Rauf Bey’in son anda Mustafa Kemal Paşa’nın kulağına bir şeyler fısıldadığını gördüler. “Bandırma” hareket ettikten hemen sonra Mustafa Kemal Paşa, arkadaşlarına bu fısıltıyı, yine aynı gizlilik içinde bildirdi:

Rauf Bey, İngilizler’in vapura bir şeyler yapabileceği ihtimalinden bahsetti” dedi. “Benim kafamda da mevcuttu zaten böyle bir ihtimal…”

Mustafa Kemal Paşa, kendisini ilgiyle dinleyen “yol arkadaşları”na, “ihtimal”e karşı aldığı önlemi de açıkladı:

“Boğaz’dan çıktıktan sonra, geminin idaresini ele alacağım” dedi. “Ve geminin rotasını değiştireceğim…”

Mustafa Kemal Paşa, dediğini yaptı. “Bandırma” İstanbul Boğazı’nı geçip Karadeniz’e çıkar çıkmaz, Mustafa Kemal Paşa da geminin kaptan köşküne gitti, kaptanı bir kenara çekip, ona şöyle dedi:

“Sen bu geminin kaptanısın; ama ben de komutanıyım. Bu andan itibaren ben ne dersem, vapur o biçimde hareket edecek. Bizi tehdit edecek ilk düşman gemisini görünce, en yakın Anadolu sahiline baştan kara yanaşacaksın. Biz de atlayıp karaya çıkacağız.”

Bu emrinden sonra Mustafa Kemal Paşa gemisinin rotasını sordu kaptana…

Ressam Firuz Aşkın’ın fırçasından Mustafa Kemal Paşa’yı Samsun’a götüren Bandırma Vapuru

Kaptan, önündeki haritadan rotayı gösterdi. Rotaya göre “Bandırma”, Boğaz çıkışından, Sinop Burnu’na doğru uzanan bir düz çizgide yol alacak, yolun büyük bir bölümünü, Anadolu kıyılarının bir hayli açığından gitmek durumunda kalacaktı. Mustafa Kemal Paşa, rotanın kıyıdan böylesine uzak olduğunu görünce kaptana ikinci emrini de verdi: “Bu rotayı hemen değiştireceksin” dedi. “Açık denizden değil, sahili izleyerek gideceksin. Her hangi bir hadise karşısında, derhal sahile çıkacağız.”

Kaptan, “komutan”ın emrini hemen yerine getirdi, rotasını değiştirdi. Kıyının birkaç mil ötesinden geçen ve kıyıyı hiçbir zaman gözden uzaklaştırmayan yeni bir rota çizdi, bu rotayı uygulamaya başladı. “Bandırma” Samsun’a bu nedenle biraz geç, fakat emin bir biçimde gidebilmiştir.


Mustafa Kemal Paşa’nın evden ayrılışından iki üç hafta kadar sonra, mahallede bir dedikodu, giderek yayılmaya başladı.

Önce, komşularımızdan duyduk haberi… ‘Mustafa Kemal Paşa Anadolu’da, padişah efendimize başkaldırmış, isyan etmiş’ dediler. ‘Bütün İstanbul, bu haberle çalkalanıyor’.

Bu dedikodular annemin kulağına kadar geldiğinde, o hiç önemsemedi. ‘Paşa neyin doğru olduğunu bilir’ dedi. ‘O ne yaparsa, doğru bildiği için ya par.’

Bir gün sonra Anadolu’dan ilk mektup geldi anneme…

Mustafa Kemal Paşa, kim olduğunu hatırlayamayacağım bir yakınıyla annesine elden bir mektup göndermişti. ‘Bu mektup okunduktan sonra yırtılıp yok edilecek’ dedi mektubu getiren kişi.

Mektup okunup yok edildikten sonra annem, mektubu getiren kişiyle bir süre konuştu.

O gittikten sonra da bizi yanına topladı, bize de bilgi verdi ve ‘Mustafa Kemal Paşa’dan haber geldi’ dedi. Sağlığı yerindeymiş.

‘Memleketi düşmandan kurtarmak lazım’ diyor. Onun için bir süre daha dönemeyecekmiş. Fakat bizi her fırsatta haberdar edeceğini söylüyor. Mektubu getiren kişiyle de konuştum. Paşa’nın sağlığının yerinde olduğunu o da söyledi.’

Mustafa Kemal Paşa’nın ‘Padişaha başkaldırdığı’ dedikoduları mahallemizde yoğunluk kazanmaya başlamıştı. Bu dedikoduların, annemi rahatsız ettiğini anlıyordum.

Makbule ablamı, beni ve aşçımızı yine topladı bir gün:

‘Biliyorsunuz, bu evin kirası çok pahalı’ dedi. ‘Hem bu ev bize çok büyük… Buradan çıkıp, Akaretler’deki evimize dönmek istiyorum. Nasıl olsa oraının kirası hâlâ bizim üstümüzde… Şakir Çavuş’a haber göndeririz, iki günde kendi evine geçer, bizim evi boşaltır.’

Hatırlayabildiğime göre, Şişli’deki evin kirası 15 lira, Akaretler’de ki evin kirası ise 1 liraydı.

Yeniden Akaretler’deki eve döndük, oraya yerleştik.

Annem, Selanik’ten gelirken, yanında bir miktar para getirmiş. Akaretler’deki eve döndüğümüzde, o paranın bir bölümünü “ölüm parası” olarak ayırdı. Kalanıyla da, idare edip bizi geçindirmeye başladı.

Mustafa Kemal Paşa, gittiği her yerden eve haber göndermeye devam ediyordu.

İstanbul’a başka işler için gönderdiği kişiler, Mustafa Kemal Paşa’nın talimatı üzerine eve de uğruyorlar ya bir mektup getiriyorlar ya da ondan sözlü olarak haber getiriyorlardı. İster sözlü olarak gönderdiği haberlerde olsun, ister mektuplarında olsun, Mustafa Kemal Paşa önce kendi sağlık durumu konusunda bilgi veriyordu.

‘Biz burada iyiyiz, sıhhatteyiz, siz de sıhhatinize iyi bakın’ diyordu. Sonra da, ‘Vatanın düşmandan kurtarılması için’ çalışmalarına bir süre daha devam etmesi gerektiğini bildiriyordu.


Gelecek Yazı: Abdürrahim’in okulda arkadaşları tarafından dövüldüğünü duyan Mustafa Kemal Paşa, annesinden önce onu Ankara’ya aldırdı.