1918’de Çıkan Ve Bir Anda Bütün Ülkeye Yayılan İstanbul Türküsü – Ahmet Rasim Bey’in Kaleminden: Recebim

Ahmet Rasim Bey’in 30 Ekim 1918 tarihli Yeni Gün gazetesinde yayımlanan “Recebim” başlıklı yazısı.


Recebim.

“Biz bir şey olduk ama ne olduk bir türlü anlayamıyorum. Vaktiyle mektepsizlikten sokaklara sığamayan çocuklar top, pişti, köşe kapmaca, esir almaca, birdirbir, uzuneşek, kaydırak, körebe, çatal matal,.. gibi oyunlar oynarlardı. Şimdi dört yaşındakiler bile terâne-perdaz [1] oluyorlar. Fakat bizlerden pek ziyade müttehit bulunuyorlar. Cümlesi de aynı name; aynı eda ile:

Recebim, Recebim

Sarı lira vereceğim

Deyip sokakları çın çın öttürüyorlar.

Bunun şarkı olduğunu biliyorum:

– Şarkının kailesi kimse acaba dediği olunca Receb’e sarı lira vermiş midir? Hiç üzerime elzem olmadığı halde rüfekadan birine bu yolda bir hasbihâl açtım. Dedim ki:

Benim bildiğim türkü olsun, şarkı olsun bunlar umumiyetle aşk ve muhabbete, hasbihâle, bazen hikemiyyâta bile ait olur. Bu ise paralı. Hiç işitmedim idi. Zavallı Receb’i altın vereceğim veya verdim diye bu kadar dile düşürmek reva mı idi? Refikim kahkaha ile güldü. Cevaben:

– Amma saf olmuşsun ha! Sen asıl bundan sonrasını dinle.. hem paralı, hem ismi ismine, cismi cismine, hatta yerli yerine öyle şarkılar çıkacak ki!

-?!..

A. R [Ahmet Rasim] Yeni Gün gazetesi, 30 Ekim 1918, sayfa: 1

[1] Terâne-perdaz: Nağmeli ses çıkarma. Terâne-perdâzlık etmek, makamla şarkı söyleme.


Recebim türküsünde olması gereken hüznün gayet iyi verildiği, herhangi bir müzik aleti olmaksızın türküyü seslendiren:

Kırım’da bir Türk kızı, değerli sanatçı Aliye Yakubova

“Recebim” adlı İstanbul türküsü 1918’de çıktı, kısa bir süre içinde bütün ülkeye yayıldı. Ülkemizin işgal altına girdiği 1918 tarihi, ölümcül İspanyol gribi salgınıyla İstanbul’da binlerce insanın yaşamını yitirdiği, açlık ve sefalet manzaralarıyla dolu karanlık bir yıldı. Geleceğin belirsiz ve ümitsiz olduğu bir zamana aitti Recebim türküsü. Savaşın yenilgisi ve ardından işgallerle vatanın parçalanmak istendiği bir dönemin halk türküsüydü. Savaşta şehit düşen ve evine dönemeyen Mehmetçiklerimiz için söylenen hüzünlü bir türküydü. 1918 yılının hüzün dolu türküsü Recebim; yazık ki günümüze orijinal haliyle ulaşamamış!. Türküde olması gereken hüzün kaybolmuş, oynak ve hoppa bir hale dönmüş! Türkünün orijinal dizelerinde geçen “anafor” sözcüğü de günümüzde “karakol” olarak söyleniyor. Zaman içinde türküye daha başka sözlerde eklenmiş. Recebim türküsünü kim daha iyi söylüyor diye biraz araştırdım. Kırım’da bir Türk kızı, değerli sanatçı Aliye Yakubova’nın yorumunu dinledim. Recebim türküsünde olması gereken hüznü gayet iyi verdiği gibi, herhangi bir müzik aleti olmaksızın türküyü seslendirmesi ise oldukça başarılı. Aliye Yakubova’nın yorumu klasik batı müziği formunda bir eser haline dönüştürülmesi ne kadar güzel olurdu.