“Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.”
“Çocuk, Ne güzel şey…Demek biz de böyleymişiz…” Atatürk
Cumhuriyet Bayramı’nın birinde minik bir çocuk aniden Atatürk’ün karşına çıkıvermişti…işte Ankara’da bir köylü çocuğu ona dilekçe veriyor…
Sarı iskarpinlerini, aşağıdan aldığım siyah boya ile boyarken ellerimi de bulamıştım. Beni görünce “Ne yaptın?” Dedi. “Atatürkçüğüm! Elbisen siyah, iskarpinlerini de siyaha boyuyorum” deyince güldü. Ülkü
İki dost Atatürk Ülkü’ye bir büyük insan muamelesi yapardı. Bazen onu, hatta önemli konular hakkında da konuşturmayı severdi. Bu sırada küçük kız kendisinin saatinin kordonu ile oynardı…sonra Atatürk’ün sevdiği şarkıları, Rumeli türkülerini söylerdi…’Bir bahçeden bir bahçeye’ derken mendilini sallardı…
Tek uyandırıcı… Atatürk’ün belirli uyku saatleri vardı. Uyku zamanı vakti geçti vakit Ülkü meraklanırdı. Atamızın yatak odası kapısının önüne gider kasten gürültü patırtı yaparak kendisini uyandırırdı. Yaramaz, gürültüsü ile uyandırdığı Atatürk’e: “Çok uyudun Atatürk, kalk artık” derdi. Ülkü’nün bu samimi arzusunu Atatürk güler yüzle karşılardı. Büyük adamı uyandırmak cesaretini taşıyan yalnız o idi… Cevat Abbas GürerŞu güzelliğe bakınız… Kolunda, Atatürk’ün aldığı bebekle Paşa babasının eline sıkı sıkı yapışmış Ülkü, manevi kızı Sabiha öteki elini öpmekte…Kız kardeşi Makbule yanında…En mutlu anlarından biri…
İstanbul’a her gelişinde küçükler O’nu büyük heyecanla karşılıyordu.
Büyük Adam, küçük arkadaşını her yere götürürdü. İşte Dolmabahçe Sarayı’ndan çıkıyorlar…
Başbakan Celal Bayar hastalanmış, Savarona’da yatıyordu. Atatürk onun yanından çıkarken kapıda bana “Haydi git amcana masal söyle..” dedi. Gittim, “Beni Atatürk yolladı. Sana masal söyleyeceğim.” Dedim. Gülerek dinledi. “Aferin” dedi. Ülkü
Atatürk ve minik Ülkü
Bir yurt gezisinde köylü çocukları Gazi Baba’nın etrafını sarıyorlar. Latife Hanım’ın solunda Kâzım Karabekir.Atatürk ve minik Ülkü
Atatürk ve minik Ülkü
Nasılsınız çocuklar? En büyük törende, hatta en önemli söylevlerden sonra, durup en küçük vatandaşlarla bir iki söz etmekten büyük zevk duyardı. Mersin’de yapılan bir karşılama sırasında, küçüklerle konuşuyor.
Talihli çocuk… Atatürk Ülkü’yü arabasına alır gezdirirdi. Onun bütün isteklerini yerine getirmek isterdi. Hatta çocukça olanlarını bile…Mesela yaramaz Ülkü bir ara artist olmaya heves etmişti. Atatürk bu sanatı takdir ettiği için, kabil olsaydı onu hemen bir tiyatro ve dans okuluna verecekti. Fakat Ülkü çok küçük olduğundan bu arzusunu yerine getiremeyeceği doğaldı. Ama Atatürk’ün buna üzüldüğünü hayretle görmüştüm… Cevat Abbas Gürer